Obezite günümüzün önemli dünya sorunlarından biridir. Birçok gelişmekte olan ülkede fazla kilolu sıklığı artmaktadır. Buda birçok populasyonu üzen bir sorun halini almıştır. ‘Obezite alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması sebebiyle vücut yağ kitlesinin, yağsız vücut kitlesine oranının yüksek çıkması sonucu gelişen kronik bir hastalıktır’.Obezite dünya sağlık örgütüne göre önemli kronik hastalıkların arasındadır. En önemlisi de kanser ile yakından ilgisinin olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda dünya ülkelerinde obeziteye karşı çalışmalar giderek artmaktadır. Obezitenin sebepleri arasında yanlış yeme davranışı önde gelmektedir.
Obezitenin önlenmesi için birçok diyetsel yöntem çıkmıştır. Artık besinlerle daha sağlıklı kilo verme yöntemleri araştırılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de süt ve süt ürünlerinin günlük beslenmemize hızla katılmasıdır. Aslında her öğünde almamız gereken 4 besin ögesinden biridir süt ve süt ürünleri. Bu gruptaki besinler iyi bir kalsiyum ve B2 kaynağıdır. Kemik sağlığı için gerekli olan kalsiyum süt grubu besinler alınmadan sağlanamaz. Özellikle ço-cukluk, gebelik-emziklilik ve yaşlılık dönemlerinde kemik sağlığı açısından önemi bilinen sütün; obezite, kanser, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar¬la ilişkisini gösteren araştırmalar da mevcuttur ve bu yönde gerçekleştiri¬len bilimsel çalışmalar da artış mevcuttur. Bunun sonucunda ortaya popüler diyet akımları çıkmıştır. Çağımızın önemli bir hastalığı olan obeziteyi önlemek için düşük karbonhidratlı yüksek proteinli diyetler akımı başlatılmıştır. İnternetten www.amazon.com web adresinden anahtar kelime olarak “high protein diet” ile yapılan taramada 5457 adet sonuç çıkmıştır. Atkin’s Diet, Protein Power, The Zone Diet en popüler örneklerdir. En çok satan The Atkin’s Diet adlı diyet kitabı yüksek yağ, düşük karbonhidratlı beslenme üzerine mesajlarını verirken bunu izleyen ikinci popüler diyet akımı The Zone Diet ise orta düzey yağ ve yüksek protein içermektedir .
Süt proteini iyi kalite bir proteindir. Proteinler ise büyüme için elzemdir. Vücudun tüm hücrelerinin büyük bir bölümü proteinlerden yapılmıştır ve bu hücreler sürekli olarak değişip yenilenir. Vücut proteinlerinin oluşumu için kaynak, yiyeceklerin içinde bulunan proteinlerdir. Süt proteinleri %78-80 oranında vücut proteinine dönüşebilmektedir. Sindirilebilirlikleri ise %90‘nın üzerindedir. Bu bağlamda diyetlerde süt ve süt ürünlerine ağırlık verilmiştir. Ayrıca iyi bir kalsiyum kaynağı olmasıda bir artıdır.
Dünya geneline bakıldığında her ülke için fark¬lı miktarlarda süt ve süt ürünleri tüketimi söz konusudur. Ülkemizde ise süt içme alışkanlığının çok az olduğu dikkatleri çekmektedir. 1974 Türki¬ye Ulusal Beslenme Araştırması sonuçlarına göre süt–yoğurt tüketimi kişi başına günlük 78.7 g iken, 1984 yılı araştırmasında 69 grama düşmüştür.
Obezite tedavisinin hedefi adipoz dokuyu azaltmak olduğu için, süt ve ürünlerinin tüketimi ile alınan kalsiyum, yağ ve protein spesifik olarak önem kazanmaktadır. Kalsiyum desteği verilerek yapılan çalışmalarda kilo kaybının etkin olduğu gösterilmiştir.
Fizyolojik mekanizma ise iki şekilde açıklanmıştır; diyet kalsiyumu yağ asitleri ile sabun oluşturarak lipit sindiri¬mi sırasında oluşan yağ asitlerinin emilimini etkilemekte ve/veya diyet kal¬siyumu safra asitlerini bağlayarak sindirilen yağ miktarını azaltarak enerji alımını dolaylı olarak azaltmaktadır. Kalsiyum desteği ve obezite ile ilgili yapılan bu çalışmalarda dışkıda yağ artışı kaydedilmiştir.
Süt proteinlerinin iştahı düzenlemesi ve enerji harcanması üzerinde ki olumlu etkilerinin kanıtları bulunmaktadır. Fakat bu veriler protein çeşitliliği açısından yetersizdir. Kazein uzun vadede daha doyurucudur peynir altı suyu ise kısa vadede daha doyurucudur. Bu durum ise proteinlerin kinetik yapılarının farklılığı ile açıklanabilir. Tokluğu sağlaması açısından peynir altı suyunun tüketimi önerilmektedir ama verileri tutarsızlık göstermektedir. Daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Yapılan çalışmalarda kullanılacak olan proteinlerin yapılarının bilinmesi gerekmektedir. Ve sadece akut etkileri değil uzun zamanlı da takipleri yapılmalıdır.
Obezitenin önlenmesi için birçok diyetsel yöntem çıkmıştır. Artık besinlerle daha sağlıklı kilo verme yöntemleri araştırılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de süt ve süt ürünlerinin günlük beslenmemize hızla katılmasıdır. Aslında her öğünde almamız gereken 4 besin ögesinden biridir süt ve süt ürünleri. Bu gruptaki besinler iyi bir kalsiyum ve B2 kaynağıdır. Kemik sağlığı için gerekli olan kalsiyum süt grubu besinler alınmadan sağlanamaz. Özellikle ço-cukluk, gebelik-emziklilik ve yaşlılık dönemlerinde kemik sağlığı açısından önemi bilinen sütün; obezite, kanser, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar¬la ilişkisini gösteren araştırmalar da mevcuttur ve bu yönde gerçekleştiri¬len bilimsel çalışmalar da artış mevcuttur. Bunun sonucunda ortaya popüler diyet akımları çıkmıştır. Çağımızın önemli bir hastalığı olan obeziteyi önlemek için düşük karbonhidratlı yüksek proteinli diyetler akımı başlatılmıştır. İnternetten www.amazon.com web adresinden anahtar kelime olarak “high protein diet” ile yapılan taramada 5457 adet sonuç çıkmıştır. Atkin’s Diet, Protein Power, The Zone Diet en popüler örneklerdir. En çok satan The Atkin’s Diet adlı diyet kitabı yüksek yağ, düşük karbonhidratlı beslenme üzerine mesajlarını verirken bunu izleyen ikinci popüler diyet akımı The Zone Diet ise orta düzey yağ ve yüksek protein içermektedir .
Süt proteini iyi kalite bir proteindir. Proteinler ise büyüme için elzemdir. Vücudun tüm hücrelerinin büyük bir bölümü proteinlerden yapılmıştır ve bu hücreler sürekli olarak değişip yenilenir. Vücut proteinlerinin oluşumu için kaynak, yiyeceklerin içinde bulunan proteinlerdir. Süt proteinleri %78-80 oranında vücut proteinine dönüşebilmektedir. Sindirilebilirlikleri ise %90‘nın üzerindedir. Bu bağlamda diyetlerde süt ve süt ürünlerine ağırlık verilmiştir. Ayrıca iyi bir kalsiyum kaynağı olmasıda bir artıdır.
Dünya geneline bakıldığında her ülke için fark¬lı miktarlarda süt ve süt ürünleri tüketimi söz konusudur. Ülkemizde ise süt içme alışkanlığının çok az olduğu dikkatleri çekmektedir. 1974 Türki¬ye Ulusal Beslenme Araştırması sonuçlarına göre süt–yoğurt tüketimi kişi başına günlük 78.7 g iken, 1984 yılı araştırmasında 69 grama düşmüştür.
Obezite tedavisinin hedefi adipoz dokuyu azaltmak olduğu için, süt ve ürünlerinin tüketimi ile alınan kalsiyum, yağ ve protein spesifik olarak önem kazanmaktadır. Kalsiyum desteği verilerek yapılan çalışmalarda kilo kaybının etkin olduğu gösterilmiştir.
Fizyolojik mekanizma ise iki şekilde açıklanmıştır; diyet kalsiyumu yağ asitleri ile sabun oluşturarak lipit sindiri¬mi sırasında oluşan yağ asitlerinin emilimini etkilemekte ve/veya diyet kal¬siyumu safra asitlerini bağlayarak sindirilen yağ miktarını azaltarak enerji alımını dolaylı olarak azaltmaktadır. Kalsiyum desteği ve obezite ile ilgili yapılan bu çalışmalarda dışkıda yağ artışı kaydedilmiştir.
Süt proteinlerinin iştahı düzenlemesi ve enerji harcanması üzerinde ki olumlu etkilerinin kanıtları bulunmaktadır. Fakat bu veriler protein çeşitliliği açısından yetersizdir. Kazein uzun vadede daha doyurucudur peynir altı suyu ise kısa vadede daha doyurucudur. Bu durum ise proteinlerin kinetik yapılarının farklılığı ile açıklanabilir. Tokluğu sağlaması açısından peynir altı suyunun tüketimi önerilmektedir ama verileri tutarsızlık göstermektedir. Daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Yapılan çalışmalarda kullanılacak olan proteinlerin yapılarının bilinmesi gerekmektedir. Ve sadece akut etkileri değil uzun zamanlı da takipleri yapılmalıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder